tours estambul ve allah dostları
evet arkladasalr bugün sizlere en güzel yazıları yazan tours estambul diyorki Hadis âlimi Ahmed bin Abdüllah İsfehani hazretleri buyurdu ki:
Ebu Süleyman-ı Darani buyurdu ki: Helâlden bir lokma az yemeyi, akşamdan sabaha kadar namaz kılmaktan daha çok severim. Çünkü, mide dolu olunca, kalbi gaflet basar. İnsan Rabbini unutur. Helâlin fazlası böyle yaparsa, mideyi haram ile dolduranlarm hâli acaba nasıl olur?
Sehl bin Abdüllah-i Tüsteri buyuruyor ki: Yolumu-
Allah Postlarını,,
zun esası üç şeydir: Helâl yemek, ahlâk ve amelde Resul aleyhisselama tâbi olmak ve (ihlâs) yani her işi, yalnız Allah rızası için yapmaktır.
İbrahim Edhem buyurdu ki: Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar ibadet et, ister uyu ve ister, her gün oruç tut, ister tutma!
Hazreti Sad bin Ebi Vakkas Resulullah'a sordu: "Ya Resulallah! Dua buyur da, Allahü teâlâ, benim her duamı kabul etsin!" Efendimiz cevabmda buyurdular ki:
"Dua kabul olmak için, helâl lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua, nasıl kabul olunur?"
Helâl lokma ile ilgili olarak başka zamanlarda da şöyle buyurdu:
"On liralık elbisenin, bir lirası haram olsa, o elbise ile kılınan namazlar kabul olmaz"
"Malın helalden mi, haramdan mı geldiğini düşünmeyenler, cehenneme, neresinden atılırsa atılsınlar, Allahü teâlâ, onlara acımayacaktır"
"Helâl kazanmak için yorulup, evine dönen kimse günahsız olarak yatar. Allahü teâlâ'nın sevdiği kims( olarak kalkar"
"Allahü teâlâ buyuruyor ki, hû ramdan kaçınanlara hesap sormay utanırım"
"Haram maldan verilen şada] kabul edilmez. Saklanırsa, cehenneı gidinceye kadar, ona yolluk olur"
“Haramlardan çekinmek, akıllıların şâm, şereflilerin tabiotmdandır.
Haramdan çok kaçarlardı
Abdüllah bin Ömer buyurdu ki; “Kambur olunc kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç
örnek Hâlleri
sanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez, faydası ol-
Süfyan-ı Sevri buyuruyor ki; "Haram para ile sadaka veren, cami yaptıran, hayrat yapan kimse, kirlenmiş elbiseyi idrar ile yıkayan kimseye benzer ki, daha çok pisle-
edeple yapmak, helâl yemek, görünen ve görünmeyen tours estambul bütün haramlardan sakınmak ve bu üçüne, ölünceye kadar devam etmeye sabretmek".
Abdüllah ibni Mübarek buyuruyor ki; "Şüpheli olan bir kuruşu sahibine geri vermeyi, bin lira sadaka vermekten daha çok severim".
Sehl bin Abdüllah Tüsteri buyuruyor ki; "Haram yiyenlerin yedi azası, istese de, istemese de günah işler. Helâl yiyenlerin azası, ibadet eder. Hayır işlemesi kolay ve tatlı gelir".
Bişri Hafi hazretlerine, ne yiyip, nereden geçiniyorsun? dediklerinde, "Herkesin yediği yerden. Ama, yiyip de gülen ile, yiyip de ağlayan arasında çok fark vardır" buyurdu.
Resulullah Efendimiz buyurdu ki; "Bir kimse, hiç haram kanştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ, onun kalbini nur ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir".
zma sokarak kay etti. O kadar zahmetle çıkardı ki, ölüyor sandılar. Sonra, "Ya Rabbi! Elimden geleni yaptım. Midemde ve damarlarımda kalan zerrelerden sana sığınırım!" diye yalvardı.
Hadis-i şerifte buyuruldu:
Dört kişiye Cehennem haram olur; şeytan ve nefsin şerrinden korunur:
1-Haram olan bir şeye heves edince, nefsine hâkim olan.
2-Nefsin istemediklerini (ibadetleri, iyilikleri) yapan.
3-Şehvetinin esiri olmayan.
4-Öfkesine hâkim olan.
İslâm büyükleri, haramdan uzak durdukları gibi şüp-
heli şeylerden de uzak dururlardı. Helâl kazanmarun öne mini gösteren daha nice hadisi şerifler ve büyüklerin sözleri vardır. Bunun içindir ki, vera sahipleri haramdan çok sakınmışlardır.
Bunlardan biri Veheb ibni Verd hazretleri idi ki, nereden geldiğini anlamadan bir şey yemezdi. Bir gün annesi, buna bir bardak süt vermişti. Sütü nereden aldığmı ve parasını nereden verdiğini ve kimden aldığını sordu. Hepsini anlaymca, bu koyun nerede otlamış dedi. Müslümanların hakkı bulunan bir yerde otlamıştı. Sütü içmedi. Annesi, oğlum! Allah sana rahmet etsin, iç! dedi. Ona günah işlemekle rahmetine kavuşmak istemem, dedi ve içmedi.
Hazreti Ömer buyurdu ki, "Bizler harama düşmek korkusu ile, helâllerin onda dokuzundan kaçındık". Bunun içindir ki, yüz dirhem gümüş alacağı olan bir kimse, doksan dokuz dirhem alırdı. Ağır gelmek korkusundan, tamamını alamazdı.
