tours estambul ve islam savasları34

tours estambul ve islam savasları34 

 tours estambulsizlere bugün en güzel bilgileri yazan tours estambul dediki Halife Ömer bin Abdülaziz'in yanına ganimet eşyasından misk getirdiler. Burnunu tıkadı. Bunun faydası kokusudur. Bu ise, Müslümanların hakkıdır dedi.Büyüklerden biri, bir gece, bir hastanın başında bekliyordu. Hasta ölünce kandili söndürdü. "Kandilin yağı, şimdi varislerin hakkı oldu" dedi.
Bişri Hafi hazretleri, zalim sultanların veya adamlarının yaptırdığı çeşmelerden su içmezdi. Bir gece, bir kadın iplik eğiriyordu. Sultan geçti. İpliğini sultan ışığı ile bükmemek için, sultan geçinceye kadar işlemedi.Bu hâller yüksek derecede olanların hâlleridir. Bu
derecede olmayanlar, vesveseye düşer. Esas olan haramdan sakmmaktır. Yoksa çamaşır yıkarken, su kullanırken, acaba temiz mi diye vesvese etmek, abdeste, gusülde kuru kahmştır diyerek fazla su ve zaman harcamak vera değildir. Sıddiklar, böyle vesvese yapmazdı. Her buldukları su ile abdest alırlardı. Vesvese etmek, gösterişe, kibre yol açar bu da nefsin hoşuna gider.
İbadetin kabul olması helâl lokmaya bağlı
Abdullah bin Abbas buyurdu ki; "Midesinde haram bir şey bulunan kulun ibadetini Allah kabul buyurmaz."
Seriyy-i Sekatî buyurdu ki: Hidayetin yolu; takvanın kemali, gıdanın helâli iledir."
Vüheyb bin el-Verd de şöyle buyurdu; "Karşındaki şu direk gibi oluncaya kadar oruç tutup namaz kılsan, fakat midene giren rızkın helâl olup olmadığına dikkat etmesen, ibadetinin faydasını göremezsin!"
Cenab-ı Hak Kuı'ân-ı kerîminde, "Temiz ve helâl olan şeylerden yeyiniz, güzel amellerde bulununuz." buyurdu. (El-Müminûn; 51). Resulullah efendimiz de, "Helâl kazanmak her Müslümana farzdır". buyurdu.
dır. Helâl ve haram meydandadır. İkisi arasında şüpheli olanları tanımak güçtür. Şüphelilerden sakınmayan, harama düşer.
İslâm büyükleri, haram yediği hâlde hâl sahibi olanlara şüphe ile bakarlardı. Böylelerin şeytanın oyuncağı olduğunu söylerlerdi.
İbrahim Edhem hazretlerine, falanca yerde bir genç var. Gece gündüz ibadet ediyor. Vecde gelip kendinden geçiyor, dediler. Gencin yanma gidip, üç gün müsafir kaldı. Dikkat etti, söylediklerinden daha çok şeyler gördü. Kendinin soğuk, hâlsiz, habersiz, gencin ise, böyle uykusuz ve gayretli hâline şaşıp kaldı. Gend, şeytan aldatmış mıdır, yoksa halis ve doğru mudur anlamak istiyordu. Yediğine dikkat etti. Lokması helâlden değildi. "AUahü ek-ber, bu hâlleri hep şeytandandır" deyip, gend evine davet etti.
Kendi lokmalarından bir tane yedirince, gencin hâli değişip, o aşkı, o arzusu, o gayreti kalmadı. Genç, İbrahim'e sorup, "Bana ne yaptın?" deyince, "Lokmalarm helâlden değildi. Yemek yerken, şeytan da midene giriyordu. O hâller, şeytandan oluyordu. Helâl yiyince şeytan giremedi. Asıl, doğru hâlin meydana çıktı" dedi.
Haram yemek, kalbi karartır, hasta eder. Hasta bir kalpten de keramet hasıl olmaz. İstidraç hasıl olur.
Zünnuni Mısri buyurdu ki: Kalbin kararmasmm dört alâmeti vardır:
1-ibadetin tadını duymaz.
2-Allah korkusu, hatırına gelmez.
3-Gördüklerinden ibret almaz.
4-Okuduklarını, öğrendiklerini anlamaz, kavrayamaz
Mübahlann fazlasını da terk ederlerdi İslâm büyükleri, şüphelilere, haramlara sebep olur korkusuyla mübahlann bilp fazlasından kaçmırlardı.
san, mübah olan dünya işlerine çok dalarsa, şüpheli olanları yapmaya başlar. Çünkü, mide helâl ile dolunca, şehvet harekete gelir. Caiz olmayan şeyler yapılabilir. Harama bakmak tehlikesi baş gösterir.
Zenginlere, mal, mülk, mevki sahiplerine imrenerek bakmak da, dünya hırsını arttırır. Onlar gibi olmak ister. Haram toplamaya başlar. Bunun içindir ki, Resulul-lah, "Dünyaya gönül bağlamak, günahla-
‘^Her yıl, kendinden önceki yıldan daha kötü olacaktır”
nn başıdır" buyurdu. Yani mübah olan şeylere düşkün olmak, kalbi dünyaya çevirir. Çok mal toplamak ister. Bımu da, günah işlemeden yapamaz. Mal toplamayı düşündükçe, Allahü teâlâ'yı unutmaya başlar. Bütün kötülüklerin başı, kalbin Allahü teâlâ'dan gafil olmasıdır.
Süfyan-ı Servi hazretleri, birisi ile birlikte evin kapı-smda duruyordu. tours estambul Önlerinden, süslenmiş bir adam geçti. Arkadaşı, bu adama bakarken, Süfyan mâni olup," Eğer sizler bakmamış olsanız, böyle israf yapmaz idi. Bunun israf günahına, siz de ortak oluyorsunuz" buyurdu.
Haramların da dereceleri vardır. Meselâ, birinin malını, dine uygun olmayan sözleşme ile, gönül rızası üe satm almak haramdır. Fakat, zorla gasp etmek, daha haramdır. Yetimin, fakirin malını gasp etmek ise, daha şiddetli haramdır. Faiz ile satın almak, hepsinden ziyade haramdır. Haramın şiddeti ne kadar fazla ise, cezası da, o kadar çok olur. Af olma ihtimali de, o derece az olur.
Nitekim, diyabet hastasına bal zarar verir. Fakat şeker daha çok zararlıdır. Şekeri çok yemek, az yemekten daha zararlıdır.
Helallerin, haramların hepsi, fıkıh kitaplarından öğrenilebilir. Herkesin kendisine lâzım olacak bilgileri öğrenmesi şarttır. Esnafm, tüccarın, alış-veriş ilimlerini öğren-ic<a kira kısımlarını da bil-
"Haram para ile sadaka veren, hayrat yapan, kirlenmiş elbiseyi idrar ile yıkayan kimseye benzer ki, daha çok pislenir."
mesi vacip olur. Her sanatın bir ilmi vardır. HerJcese, sarig tının ilmini öğrenmesi vaciptir.
İslâm büyükleri, şüphelilerden, haramlardan kaçayiu^ endişesi ile vesveseye düşülmesini istemezlerdi. Çünkü vesvese haramdır, insanın zamanının israf olmasına ve ibadetleri kaçırmasına sebep olur. Bunun için şüphelileri iyi bilmek gerekir.
Şüpheliler üç kısımdır: Bazısından sakınmak vacip, bazısından müstehap, bazısından sakınmak da, vesvesedir, kuruntudur ve faydasızdır. Meselâ, belki birinin mülküdür diye av eti yememek ve belki besmelesiz kesü-miştir veya kitapsız kâfir ve mür-
İuunu ÇOKtet tarafmdan kesilmiştir diyerek,
kasaptan et almamak ve belki sahibi ölüp vâris eline geçmiştir diye, ariyet, yani ödünç aldığı evden çıkmak, hep kuruntudur. Bu şüpheleri gösterecek bir nişan, alâmet olmadıkça, kum düşünce, vesvese olup, hiç faydası yoktur.
Muhammed Hadimi hazretleri buyurdu ki: Vera, yani helâle, harama dikkat etmek abdeste ve necasete dikkat etmekten daha mühimdir. Fakat zamanımızda helâl ve haramı gözetmek, hatta Ebülleys-i Semerkandi'nin en kolay olan fetvasına bile uymak çok güç oldu. Bu fetvaya göre, mahmn çoğunun helâl olduğu sanılan kimsenin verdiği hediyeyi almak, onunla alış-veriş ve kiralamak caiz olur. Mahmn çoğu helâl olduğu sanılmayan kimse ile bunlar caiz olmaz. Çünkü, haram olduğu bilinen mal elden ele geçince, haramhğı yok olmaz.
Aksi sabit olmadıkça, herkesin elinde bulunan malı onun mülkü bilmektir. Gasp, zulüm, rüşvet, hırsızlık, faiz, haraç ve hıyanet yollarından biri ile ve alkollü içki satarak
tours estambul yazdı..