estambul tours ve islam savasları34

estambul tours ve islam savasları34

 estambul tours bizde artık bu güzel bilgileri sizlsere yazdık ve estambul tours diyokri Abdülgani Nablusi hazretleri buyurdu ki: Vera yan helâle, harama dikkat etmek abdeste ve necasete dikkat etmekten daha mühimdir. Fakat zamanımızda helâl ve haramı gözetmek, hatta Ebülleys-i Semerkandî' nin en kolay olan fetvasma bile uymak çok güç oldu.
Bu fetvâya göre; malımn çoğunun helâl olduğu sanılan kimsenin verdiği hediyeyi almak, onunla ahş-veriş ve/ kiralamak caiz olur. Malının çoğu helâl olduğu sanılmayan kimse üe bunlar caiz olmaz. Çünkü, haram olduğu bi-ı 1inen mal elden ele geçince, haramlığı yok olmaz.

Kâdîhân, (Haşan bin Mensur) fetvasında buyuruldu ki; "Zamanımızda, şüpheli maldan sakınmak imkânsız ol-j du. Şimdi, Müslümanların, haram olduğunu iyice bildiği şeyden sakınmaları vaciptir". Şimdi ise, iş daha güç oldu. Çünkü hadis-i şerifte, "Her ytl, kendinden önceki yıldan daha kötü olacaktır" buyuruldu. Bunun için, bugün vera ve takva, kalbi, dili ve bütün uzuvları haramdan korumaktır ve insanlara zulüm yapmamaktır ve insanlara ve hayvanlara işkence yapmamaktır ve işçinin estambul tours ücretini hemen vermektir.
da, dünyadaki şeylerden çoğu haramdır der. Burada, insanlar üç türlüdür;
Bir kısmı verâda ileri gidip, yalnız meyve, balık, av eti gibi şüpheli olmayan şeyleri yeriz der. Bir kısmı da, tembel, miskin oturup, her istediğimizi yeriz, hiçbir şey ayırt etmeyiz der. Üçüncü kısım, her şey yemeli ama lüzumu kadar, der.
“Helâl kazanmak için sıkıntı çekenlere cennet vacip olur.’
Bunların üçü de yanılmaktadır. Doğrusu şöyledir ki; "Helâl meydandadır. Haram meydandadır. Şüpheliler ikisi arasındadır. Kıyamete kadar böyledir".
Dünya malından çoğu haram diyen yanılıyor. Evet, haram çoktur. Fakat, daha çok değildir. Çok başkadır, daha çok, başkadır. Nitekim, hasta çoktur, tüccar çoktur, asker çoktur. Fakat, insanlarm çoğu değildir. Zalimler çoktur. Ama mazlumlar daha çoktur.
"Helâl olduğunu bildiğinizi yiyiniz!"
Cenab-ı Hak kullarına çekemeyecekleri yükü yüklemiz. Bunun için insanlara, "Muhakkak helâl olan, AUahü teâlâ'mn helâl bildiği şeyleri yiyiniz!" diye emrolunmadı. Bunu kimse yapamaz. "Helâl olduğunu bildiğinizi yiyiniz!" denildi. Haram olduğu meydanda olmayan şeyleri yiyiniz denildi ki, bunu herkes yapabilir.
Nitekim, Resûlullah efendimiz, bir müşrikin testisinden abdest aldı. Hazreti Ömer, Hıristiyan kadının testisinden abdest aldı. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerlerdi. Hâlbuki, pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Kâfirler ise, çok kere pis olur. Elleri ve kaplan şaraplı olur. Hepsi leş yer. Yani, besmelesiz kesilen veya kesilmeyip başka suretle öldürülen hayvanları yerler. Fakat, pisliği j-1—dpvİD
Hâlbuki, o şehirlerde Müslüman olmayanlar arasında içkj satan, faiz alıp veren ve dünyaya gönül bağlayan yok de
Meselâ; bir Müslümanın tammadığı bir yere gidince, herkesle ahş-veriş etmek caizdir. Herkesin elinde bulunanın, kendi malı olduğunu kabul etmelidir. Haram olduğunu gösteren bir nişân bulunmadıkça, helâl bilmeli ve satın almalıdır. Böyle kimselerle ahş-veriş etmeyip, salih bildiği birisini aramak vera olur. Fakat vacip değildir.
Bir kimsenin tanımadığı bir kimsenin, malını ikramını yemesi caizdir. Yememek vera olmaz, vesvese olur. Yemediğin için, o kimse incinirse, yememek günah olur.
Zalim kimselerin, yol kesicilerin, hırsızlarm mallarını veya malmm çoğu haramdan olan kimselerden bir şey almak caiz değildir. Ancak, helâl olduğu bilinen veya helâl alâmeti bulunan kimsenin malmı satın almak caiz olur.
Herkesin elinde bulunan malı onun mülkü bilmektir. Gasp, zulüm, rüşvet, hırsızlık, faiz, haraç ve hıyanet yollarından biri ile, alkollü içki satarak ele geçtiği açıkça bilinen bir mal onun mülkü olmaz. Bunu ondan almak, kullanmak, yemek helâl olmaz. Başka mallan, mülkü kabul edilir. Onları verince almak haram olmaz.
Bilmemek dinde özürdür!
Bir kimse, elinden geldiği kadar haramdan kaçmaya çalışır, fakat buna rağmen elde olmayan sebeplerle harama düşerse, meselâ: Şarapla pişirilmiş bir eti bilmeden yerse günah olmaz. Nitekim, necasetle blman namaz kabul olmaz. Fakat, necâset olup da, bilmese kabul olur. Ne-câset olduğunu namazdan sonra anlasa, kaza etmek lâzım gelmez de demişlerdir. Resûlullah efendimiz namaz kıldıktan sonra Cebrail aleyhisselâm, nalının kirli olduğunu haber verdi fakat Efendimiz namazı kaza etmedi.
1ar satılıyorsa, çoğunun haram olduğunu bilen kimse, buradan bir estambul tours şey satın almamalıdır. Eğer ihtiyacı çoksa, nereden aldın diye sormalı. Helalden olduğu anlaşılanı almalıdır. Çoğunun haram olmadığı biliniyorsa, sormadan almak caiz ise de, sormak vera olur.
Vera sahiplerinin, alış-verişlerinde, bu malı nereden aldın demek caiz olur ise de, o kimse incinirse, sormak haram olur. Çünkü vera, ihtiyatlı olmaktır. Müslümam incitmek ise haramdır. O hâlde, güzellikle sormalı. İkram ediyorsa, bir bahane ile yememelidir. Çaresiz kalırsa, incitmemek için yemelidir. Başkasına da sormamalıdır. Çünkü, kendisi işitirse daha çok üzülür. Tecessüs ve gıybet ve suizan olur ki, hepsi haramdır. İhtiyatlı davranmak için helâl olmazlar.
Resûlullah efendinaiz misafir olduğu zaman, ne verseler kabul buyururdu. Nereden aldmız diye sormazdı. Hediye de kabul eder, sormazdı. Ancak şüpheli olduğu meydanda ise, meselâ; Medine-i münevvere'ye yeni teşrif buyurduğu zaman, getirdikleri şeylere, hediye ırü, sadaka mı diye sorardı. Çünkü, o zaman şüpheli idi. Sorunca, kimse incinmezdi. Burada önemli olan haram olduğu kesin olan şeylerden kesinlikle kaçınmaktır.
Kâdı-zade Ahmed efendi buyurdu ki; "Bir kimse, elindeki kat'î haram olan maldan sadaka verse, sevap umsa, alan fakir, haramdan olduğunu bilerek, verene Allah razı olsun dese, veren de veya başka bir kimse de amin dese, hepsi kâfir olur. Haram olduğu bilinen belli mal ile caırü yaptırmak ve başka hayır yaptırmak ve bunlara karşılık sevap beklemek de küfürdür".
Bir kimse, haram olarak edindiği malı başkasına verse, o da, başka birine verse, haramdan geldiğini bilenlerin bunu alması haram olur. Kadın, kocasının haram para ile V kanaık malım yerse, kullanırsa, caiz
kimsenin, zulüm ile toplanan maldan yemesi caiz olup, j bilmemesi özür olur.
On şey son nefeste imansız gitmeye sebep olur:
1-Allahü teâlâ'nm emirlerini ve yasaklarını öğrenmemek; haram işlemek, haram yemek.
2-İmanını, Ehl-i sünnet itikatına göre düzeltmemek. I
3-Dünya malma, rütbesine, şöhretine düşkün olmak.
4-İnsanlara, ha5^anlara, kendine zulüm, eziyet etmek
5-Allahü teâlâ'ya ve iyihk gelmesine sebep olanlara şükretmemek.
6-İmansız olmaktan korkmamak.
7-Beş vakit namazı vaktinde kılmamak.
8-Faiz alıp vermek.
9-Dinine bağlı olan Müslümanları aşağı görmek. Bunlara gerici gibi şeyler söylemek.
10-Fuhuş sözleri, yazdan ve resimleri söylemek, yazmak ve yapmak."
Haramın azabı, helalin hesabı!
Ahirette haramın azabı olduğu gibi helalin de hesabı vardır. Kıyamet gününde haramdan mal toplamış, haramdan sarfetmış bir kişi getirilir. Onun için 'Bunu ateşe götürün!' denir. Helâlinden mal toplayıp harama sarfeden başka bir kişi getirilir. Onun için de 'Bunu ateşe götürün!' denir. Başka bir kişi getirilir. Haramdan mal toplamış, helale sarfetmiş. Onun için bunu da 'Ateşe götürün!' denir. Bir kişi getirilir. Helâldan mal toplamış, helale sarfetmiş Onun için de denilir ki:
-Sen dur! Denilerek, hesaba çekilir: Sen bu mab toplarken sana farz olan namazda kusur yapnuş, onu vaktinde kılmamış, onun rükûunda, secdesinde ve abdestinde kusur yapmışsmdır.
-Hayır. Ben bu malı helâlinden kazandım, helâİP
fettim. Bana farz kıldığın herhangi bir ibadetten hiçbir şey zayi etmedim!
-Belki sen, bu mala bineğinde, elbisende, kendisiyle böbürlendiğin bir şeyi katmış olabilirsin!
-Hayır. Katmadım ve hiçbir şeyle böbürlenmedim!
, - Belki sen, sana vermeyi emrettiğim yakın akrabanın, yetimlerin, miskinlerin ve yolcuların haklarından birinin hakkını vermedin!
-Hayır. Ben bu malı helalden kazandım, helale sarfet-tim. Bana farz kıldığın herhangi bir şeyi zayi etmedim, kibir ve gurura kapılmadım. Bana hakkım vermeyi emrettiğin hiçbir kimsenin hakkım zayi etmedim.
estambul tours yazdı..