tours cappadocia ve allah bilgileri77
sizledre herzaman oldugu gibi tours cappadocia diyorki Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem^i: söven zimrni Müslüman olursa, Müslüman olması, öldürülmesi için verilen hükmün infazım kaldırmaz. Çünkü o. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)\n hakkıdır. Ona ölüm cezasının verilmesi. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) için şahidin şehadetiylc kendisinde .sabit ölan kimse hakkında verilen hükümdür. Şahidin bir kişi veya âdil ölmayan birçok kişinin olmasiylc aleyhindeki şehadelin noksanlığı veya söylediği söz sabit ölrnuş, fakat sarih olmayıp mânâsının birkaç yöne ihtimali olursa, (Vclid b.Müslim’in Ma-lik’ten rivayet ettiği söze göre), eğer tevbe ederse, tövbesinin kabülü ile hüküm verilir. Kendisinden ölüm cezası kalkar. Buna durumunun şöhret bulması, aleyhindeki şehadetin kuvveti, zayıflığı, kendisinden bu hususların işitilmesinin çokluğu, din hakkındaki sözlerinden dolayı itham edilmesi halinin şekli ve kendisine sclch ve delilikten takılan kötü lakabın derecesine göre hâkim ietihad edip ceza verir. Zincire vurulma ve benzeri cezalarla cezalandırılır.Cezaya çarptırılanın gücünün yettiği tüm eczalar kendisine tatbik edilir. Ancak kendisini zaruri ihtiyaçlarından, namaz kılmaktan menetmez. Bu ceza, ölüm cezası verilmesi vacip olan, fakat ölüm cezasının durdurulması için şer’î mâniler ve şüpheli durumlardan dolayı infazı durdurulan kimsenin cezasıdır. Verilen cezaların şiddetli, hafif olması kendi haline göre değişir. Velid, Malik Evzai’den rivayet ediyor ki, sarih olmayan sözü irtidaddır. Tevbe ettiği vakit terbiye edilmek için ceza verilir.
Malik'in EMJtbiyye, Muhammed h.el-Mevaz'\n kitabında Eşheb (ra-hımehullah)öan rivayet edilerek deniyor ki: Murted tevbe ettiği zaman ona ceza verilmez. Suhrıun da aynı görüşü savundu.
Ebu Abdullah b.Attab, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)q söven ve sövdüğüne iki şahid bulunan kimse hakkında şöyle fetva vermiştir:
Şahidlerden birinin, âdil olup olmadığı araştırılır. Sövene acı çektirilerek ceza verilir. Uzun müddet cezaevinde bulundurulur. Ta ki tevbe etliği bilinsin. Bu gibiler hakkında Kâhisîf\\yor ki: Kimin son cezası ölüm olup, meydana çıkan şer’î mânilerden herhangi biri ölüm hükmünün infazını durdurursa, onun cezaevinden çıkarılması gerekmez. Cezaevinde kalması uzatılır. Hayatının cezaevinde geçmesi bahasına olsa bile cezaevinde tutuklu bırakılır. Gücünün ve takatinin yettiği kadar zincirlere bağlanır (hücreye atılır). Kâbisî, böyle olan kimse hakkında der ki: Ölüm cezasının infazı, herhangi bir şer’î mâni ile geri kalan kimse, cezaevinde zincirlere vurulur, hücreye atılır. Ta ki son'mda kendisine tatbik edilmesi vacib olan ölüm cezası tahakkuk edinceye dek. Benzeri ^*orugibi, başka bir mesele hakkında, Kâbisî, der
mck, zindana atmak sefihler ivin hiıyvlk ve !>iddetli bir a/aplır. Bu git,, kimseler şiddetli a/abla cezalandınhr.
L$er aleyhinde, iki kişiden başka tanıklık yajıan yoksa ve bu ikiiam ğm da. tanıklıklarının kabul edilmemesi ivin, kendisine düşmanoldul Farım veya âılil olmadıklarım isbat ederse, bu husus iki tanığın dışmdj olan birinden duyulmuş ise, sanıktan blum ve şiddetli ee/a dıışcr. Alev hinde sanki tanık yokmuş gibi hal il ce/aya ynı ptıı ılır. Ancak sanıklan iki şahidin ifade etliği hususun sadır olması /anm kuvvetli olur, buılu şahidi de, düşman oldukları veya âdil olmadıkları ivin şahadetlerired edilirse, her ne kadar bunların şehadetiyle hukum verilmezse de, sözle rinin gervek olma /anm ortada olduğu ivin hâkim hu gibi hallerde ceza verebilmesi ivin içtihada baş vurur ve içtihadına göre ceza şerir. Dahj doğrusunu Allah bilir.
Geven bu hükümler, Müslüman olan ivindir. Zimmî olup, Peygam her fsallallahu aleyhi vesel/entjc sarahaten ve işaretle söverse veya Pt\ gamber (aleylmsclânı)\x\ şan ve şeretme leke getirecek şekilde konuşursa vcyaluıl kendisinin küfrüne sebcb olan husustan başka bir şeyle Pey gamber (aleylıisselâın)\ vasfederse, kendisine Islâmiyeli kabul etmesilekiif edildiği halde İslâmiyeti kabul etmezse, bu kişinin öldurıılmesi hakkında ulema ara.smda ihtilâf vuku bulmamıştır. Çunku biz Zimmiylc.soz leşmeyi yapıp Peygamber fa/eylusse/âmja sövsün diye aman vermedik Bu görüş butun fukahanm görüşüdür. Biz, Müslüman olup irtidad eden kim.scnin tevbesini kabul etmiyorsak, kâfirin tövbesini kabuleinıenıc miz daha evlâdır.
Malik (rahimehuUah). İhn Hahih’in kitabı ve Mehsul'iu, tbnKam, İhtı el-Macişı/n, İhn Ahclulhakem, Eshay diyorlar ki: hhl-i ziınmclten kim Peygamber fsallallahu aleyhi ve selle m )e veya peygamberlerden bı rinc söverse öldürülür. Ancak Müslüman olursa hariç. Aynı görûşiı İhnü'l-Kasırn Utbiyyc nam kitabda zikretmiştir. Muhanımedb.el-Sfm: ve İhn Suhnun nezdinde hüküm aynıdır. Suhnıın ve Eshağ diyorlarkı;[ Peygamber (aleyhisselâm)ü söven zimmiye, Müslüman ol veya olmadı mez. Fakat eğer kendiliğinden Müslüman olursa, bu onun içintevbe dir.
Muhanuued b.el-Mevaz kitabında diyor ki: İmam Malik (radıyalla hu anh)’in şöyle dediğini ashabı bize nakletmişlcrdir: Kâfir veya Mui lumanlardan biri. Peygamber fsallallahu aleyhi ve selicm) \cpi\p peygamberlerden birine söverse öldürülür, levbesi kabul olımınaz. Malik’len rivayet edildiğine göre, İmam Malik frahimehuUah) man olan kâfiri istisna etmiştir bu hükümden.
tbn Vehh, İbn Ömer fradıyallahu az;///den rivayet eder: Rahibin bı ri, Peygamer fsallallahu aleyhi ve sellemfm aleyhinde konuştu. Bunu üzerine İbn Ömer fradıyallahu anh), onu öldürmediniz mi der. Muham
_ PEYGAMUL-R‘l: S(!)VI;N. 0‘NA HUĞ/CDEN...
mcd peygamber olarak bi/c gönderilmcmişlır. Size gönderilmiştir. Bize peygamber olarak Musa (alcvhts.scUlnıJ veya Isa (aleyhıssclâm) gönderilmiştir diyen Zimmi hakkında bir şey lâzım gelmeyeceğim Isa, Ibn Ka-sım’dan rivayet etmiştir. Çımkii Allahu Teâlâ (Onlar cizyeyi kabul ettikleri vakit) bunun gibisiyle onlara müsaade etmiştir.
Amma Peygamber falcyhisselâın)'d sövcı de, O peygamber değildir, O peygamber olarak gönderilmemiştir. Ona Kur’ân gelmemiştir, Kur'-ân ancak O’nun söylediği sözlerden ibarettir \ c bunlara benzer sözlerde bulunursa, öldürülür.
Ib/ı Kasım diyor ki; Hıristiyan olan biri, eğer bizim dinimiz sizin dininizden hayırlıdır. Dininiz ancak eşşek dinidir. Daha buna benzer çirkin söz söylese veyahut, müezzin "E^hedu eıuıc Mııhammede’r-Rasûlul-/rr/r” dediğini işittiği zaman, Allah size de aynısını versin derse, bu gibi hususlarda ona acıklı bir ceza tatbik edilir, uzun müddet zindana atılır. Amma, onlardan kim bir Peygamber (saUollahu aleyhi ve sellemjç açık açığa söverse, o kimse öldürülür. Ancak Islâmiycti kabul ederse öldürülmez. İmam Malik frahimehııllah) bunu birçok defa söylemiş ve ona tev-bc etmesi teklif edilir dememiştir. Ihıı Kasım diyor kı. bence Malik’in bu sözü, eğer Zimmi kendiliğinden Müslüman olursa anlamını taşır.
Ihn Sııhnıın, Süleyman b.Salim'\n. müezzin “Eşhedü...’* dediği vakit ona yalan söylüyorsun diyen Yahudi hak kındaki suallerine cevap olarak şöyle demiştir: Şiddetli ve elem verici bir ceza kendisine tatbik edilir ve uzun müddet zindanda tutulur.
tbn Ebu Zeyd'\n Nevadiri'den Sıdımm, Malik (rahimehııllalı)dat\ şöyle rivayet etmiştir:
Yahudi ve Hıristiyanlardan, küfrettikleri vechin gayri ile, peygamberlere kim söverse, onun boynu vurulur. Ancak Islâmiycti kabul eden müstesna.
Muhummed h. Suhmm diyor; eğer sorulursa ki. sen Zimmiye, Peygamber (sallallalın aleyhi ve sellem)e sövmesiyle ölüm ile hukum verdin. Halbuki onun dininde peygambere sövmek ve O’nu tekzib etmek
Çünkü biz eman vermek için yapılan sözleşmede bu hakkı ona vermedik. Peygamber faleyhisselâm)i\ sövmesine izin verilmediği gibi, bizi öldürmesine ve mallarımızı gasbelmesinc de izin vermedik. Zimmi bizden birini öldürdüğü zaman biz de onu öldürürüz (kısas olarak). Her ne kadar onun dininde bizi öldürmesi helâl ise de. İşle böylecc, Peygamberimiz efendimiz hak kındaki sövmesini izhar ettiği vakit onu
dürürüz. Suhnun diyor ki, bu, tıpkı chl-i harbdan olan biri Peygambo (aleyhisselânı)a sövmesine müsaade etmek şartıyla bize cizye verni(){ razı olması gibidir. Bu bize nasıl caiz değilse, o ela câiz olmaz. Zimniı. lerdcn Peygamber (aleyhisselâm)a söven kimse sözleşmeyi bozmujoi. duğu için o da harbî olan kâfir gibi hüküm alır ve kanı bize helâl olur tours cappadocia (öldürülmesi helâl olur). Nasıl ki Peygamber fsallallahu aleyhi vesd. lemje söven kimsenin, Müslümanlığı kendisini ölümden kurlarmıyof. sa, Zimminin de ölümünü aradaki sözleşme kurtarmaz.
Kadı Ebu’l-FadI (kitabın yazarı) diyor ki: tbn Suhnun'm kendisin, den olarak ve babasından rivayet ederek zikrettiği husus, kıifrettikkn hususla .sövdüklerinde cezalarının hafillemesi hususundaki IbnKm'tı sözüne muhaliftir. Bu noktaya dikkat et, düşün. Ve delâlet ediyor ki, o görüş Medineli bilginlerin görüşlerine de muhaliftir.
Ebu Musab ez-Zührî rivayet ederek diyor ki: Bana bir Hıristiyanp tirildi. Bu adam, Isa faleyhisselâm), Muhammed (aleyhisselâmIĞinii-
ha ü.stündür demiş. Onun hakkında verecek olduğum hüküm hususundı görüşlerim birbirine uymadı. Nihayet onu öyle bir dövdüm ki, kendisini vura vura öldürdüm. Veyahut dövmemden yirmi dört saatsonraöl-dü. Ayağından sürüklenerek bir çöplüğe atılmasını emrettim. Atıldık çöplükte onu köpekler yedi.
Ebu Musab, İsa faleyhisselâm) Muhammed (aleyhlsselâm)i yarattıdh yen bir Hıristiyana verilecek ecza hakkında kendisine sorana, öldûre-lür diye cevap vermiştir.
İbn Kasım diyor ki, biz İmam Malik (rahimehuUah)di Mısır’da "Zavallı Muhammed, kendisinin (şimdi) cennette olduğunu size habersen-yor. Ona ne oldu ki, (şimdi) kendi nefsine bile faydası yoktur. Çunkâ köpekler ayaklarını yiyordu. O’nu öldürmüş olsalardı insanlar onda kurtulurlardı.” diyen bir Hıristiyan hakkında sorduk, bize Malik (radı-yallahu anh), onun boynunun vurulmasını emretti. Malik dedikiıAı kaldı onun hakkında konuşup bir şey söyleyecektim. Fakat sonrato-nuşmamın bana câiz olmadığını gördüm.
İbn Kinane MebsuEla diyor ki: Yahudi ve HıristiyanlardankimPeş-gamber fsallallahu aleyhi ve sellemje söverse, benim görüşüm şudur:
Hâkim onu ateşte yakar. Hâkim dilerse, onu öldürür sonra cesedim ateşte yakar. İsterse onu diri diri yakar. Btı, eğer onlar Peygamberfıı.H hisselâmja devamlı olarak s0verler.se.
Malik’e Mısır’dan mektup yazıldı. (İbn Kinane) mektupla/bntoın'ffl yukarıda geçen Hıristiyan’ın me.selesini zikretti. İbn Kasım İmam Malik frahimehullah) bana cevap yazmamı emretti. Bendeoldû rülmesini ve boynunun vurulmasını yazdım. Bunu yazdıktan sonra te" Malik frahimehullah)a dedim ki:
Ben de aynısını Malik (rahınwhullah)\n önünde yazdım. Malik’in bu fetvasını kim.se ne reddetti ve ne de ayıpladı. Mektubu aynen Mısır’a gönderdim. Hıristiyan öldürüldükten sonra ateşte yakıldı.
UbeyciuUah b. Yahya, tbn Lübabeve Endülüslü dostlarımızın seleflerinden birçoğu, yüksek sesle çağırıp, Allah’ın varlığını, Isa (ateyhisse-lâınjm peygamberliğini reddederek, Peygamberimiz f5<7//o//r7/7i/ aleyhi ve sellem)\n peygamberliğini inkâr eden bir Hıristiyan kadının öldürülmesi için ve (Müslüman olursa) İslârniyetinin kabul edilmesi ve bununla ondan ölüm cezasının kaldırılması hakkında fetva verdiler. Müteahhi-rin ulemasından birçoğu bilhassa onlardan Kâbisîvc fbnü’l-Kâlip aynı görüşü savundular. Ehu'l-Kasım tbn el-Celleb kitabında diyor ki:
Müslüman ve kâfirlerden kim, Allah’a ve Resulüne söverse o kimse öldürülür, tevbesi kabul olunmaz.
Kadı Ebu Muhammed, Peygamber (aleyhisselâm)a söven Zimminin İslâmiyet! kabul etmesi, ona verilen ölüm cezasının kaldırıldığı hakkında iki rivayet nakleder.
tbn Suhnun da diyor ki; Hadd-i kazf ve benzerini Zimmiden, Müslüman olması düşürmez. Zimmiden, İslâmiyet! kabul etmesi ancak Allah hakkı olan had cezalarını düşürür. Hadd-i kazf ise (başkasına iftira etmesinden dolayı verilen ceza) sırf kul hakkıdır. Bu peygamber hakkında olsun, başkası hakkında olsun, değişmez, birdir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve seiiemje söven ve sonra Müslüman olan zimmiye Allah hadd-i İcazfı vacip kılmıştır. Fakat, bak, düşün ki, Zimmiye verilmesi vacip olan ceza nedir? Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellern) hakkındaki kazf mı ki, ona peygamberden başkasına nisbetle. Peygamber (aleyhisselâm)\n şeref ve haysiyetinin yüksek olmasından ölüm cezası mıdır, yoksa Zimminin Müslüman olması, ona verilen ölüm cezasını düşürür mü? Bunu düşün,,.
yi, küliir kabul edip Onu dinsizlerin külrunc benzetiyor. (l)inMic dindarlar varis olaınayaeağına göre, kut ru sebebiyle (ddurülcne de kimse vâris olamaz).
tsbağ diyor ki: Peygamber (suUallahu aleyhi ve sellem)c söven kimse, eğer sövmesini gizli uuuyorsa, onun mirası Mıisluman olan vârisle-fine verilir. Eğer agıkga ve yüksek sesle sövüyorsa, O’nun mirası Hazine’ye kalır ve derhal öldürülür. Tevbesi kabul olunmaz.
Elm'l-Hasan el-Kâhisî de şöyle diyor; Peygamber (sallullahu ale}hı ve sellem)c söven eğer, kendi aleyhinde yapılan tanıklığı inkâr edere! öldürülürse, öiıun mirasının hükmü, iman ettiğinde izhar ettiği şeyin hükmü gibidir. Yani mirası vereselerine kalır. Ölüm ise aleyhinde sabit olan bir haddır. Miras hakkında bir dahli yoktur. Yine böyleecoadameğer sövdüğünü ikrar eder de, tevbe ettiğini ayıklarsa öldürülür. Çünkü öldürülmesi onun cezası (haddı)dır. Onun miras \e diğer konulardakihük-mu Müslumana tatbik edilen hükmUn aynıdır. (Mirası vereselerine kalır, cenazesi yıkanıp, namazı kılınır. Müslüman mezarlığına defnedilir). Eğer Peygamber (aleyhisselânı)'A sövdüğünü ikrar eder, bunda ısrar edersnt icvbe etmekten kaçınır, bu hal üzere öldürülürse, kfılir olarak öldürülmüş olur. Mirası Hazine’ye kalır. Cenazesi yıkanmaz, namazı kılınmaz, kefenlenmez, avret yeri örtülür. Kâfir olana yapıldığı gibi cesedi bir çu-kura gömülür.
Şeyh Ebu’l-Hasan el-Kâbisrn\n, peygambere açık \c aleni olarak söven ve bunda ısrar eden kimsenin luikmu açık seçiktir. Bunda ihtilaf vaki olması mümkün değildir. Ç'ünkü o, kâfirdir, murteddir. Söylediğinden pişman ölüp rücu etmemiş, tevbe de etmemiştir. Bu, Ej/rcfın sözünün aynıdır. Ibn Suhnun'mm kitabında dinsiz olan ve dinsizliğinde ısrar eden kimse hakkmdaki hiıküm böyledir. Bunun benzeri,/M Kasım'\n Ufbiyye nam kitabında, /mam Malik (rahimelnıllahhzih-bından birçoklarının İbn Habib'in kitabında varid olan sözleri, küfü-rünu ilan eden kimse hakkında aynıdır. İbn Kasım diyor ki; O’nun hükmü mürted olanın hükmimiin aynıdır. Kendisine ne Müslıımanlar-dan veresesi vâris olur, ne de İslâmdan çıkıp kabul etmiş olduğu başka dinden olanlar vâris olur. (Ona kimse vâris olamaz). Vasiyyetleri, kok azad etmesi caiz olmaz. Esbay, fbn Kasım'\u sözünün aynısını söyledi; ister öldürülsün, ister o halde iken eceli ile olsun. tours cappadocia İhtilâf, ancak açıkça tevbe edip tevbesi kabul olunmayan zındığın mirası hakkındalakı olmuştur. Amma dinsizliğinde ısrar edenin mirası vereselerine kalmayacağı hakkında hiçbir ihtilaf yoktur.
Eshay, Ihn Hahih'm kilahııuln A'aw/>j‘claıı rivayet ederek eler kı: Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellcm)\ yalanlayan, Islâmdan bayka bir dine girdiğim ilan eden kimsenin mirası, Ha/ine’ye kalır, İmam Mahk (rahimehuHahhn dediği gibi, murted olanın mirası Ha/ine'ye kalır, ona vereseleri vâris olama/ der. Rahat, i^âj'ıi, Eha Sevr ve Iha Lha Leyla, İmam Ahmed frahı/ııehıtllaha aleyhim eemam} bu luısuslaki rivayette ihtilâl vâki oldu.
AH b. Eha Talih (radıyallaha anlı). Ihtı Mesad. İha el-Miiseyyeh. Haşan el-Basri, Şa'ht, Ömer h. Ahdalazız. Halem. Evzai, El-Leys ve Eha Hamfe (radıyallaha anham) diyorlar ki; Muı ledc veresesi vâris olur. Rivayet edilir ki. murtede, vereseler. Müslüman iken ka/^tndığı mal ve mülke vâris olur. İrtidad halinde iken ka/andığı ise Ha/ine’ye kalır. (Ona vereseleri vâris olamazlar). Ehu’l-Hasan el-Kâhısrnin gen kalan ecva-bmdaki, lalsılâtı, ayık seçik ve güzeldir. O. Sahnan'un sO/unUn hilafına, Eshâğ'\ı\ görüsüne uygundur. Eshajî ik Salman'nun ilılılâriarı İmam Malik'm zmdıkm mirası hakkmdaki iki tur so/unc binaendir. İmam Malik bir sözünde, murted aleyhinde ılelıl sabit olup, murted olduğunu inkâr eder veyahut irtidad ettiğini itiraf eder ve tevbe ettiğini açıklarsa, vereselerinin ona vâris olacağım ifade eder. Esha^, Mahammed h. Mes-Icmc. daha ashabından birçoklan aynı so/u kabul etmişlerdir. Çiınkti irtidadı inkâr etmekle veyahut levbe etmesiyle Müslüman olduğunu açık-lıyoı. Onun hükmü. Peygamber (sallallaha aleyhi vesellem)m zamanında bulunan münafıkların luıknuı gibidir.
(İkinci sö/u ise) !hn Hafi', Uıhıvve'yc Mahammed'uı kitabında Ma-lık’ten rivayet eder ki, mürtedin mirası Ma/ıne‘ye kalır. (, unku onun malı kanma (canına) tâbidir. .Aynı görüsü, ashabından birçoklan, Eş-heh, Mahire, Ahdıilmelik, Mahammed ve Salınan savunmuşlardır.
Ihn Kasan, Ulbiyye nam kitapta der ki; Eğer mürted kendi aleyhinde olan tanıklığı kabul eder ve ıcvbe ellikten sonra öldürülürse, vereseleri ona vâris olamazlar. Eğer itiraf etmeyip öldürülürse veya eceliyle ölürse vereseleri ona vâris olurlar. İbn Kasım der ki, yine boylece, her küfru-nii gizleyen ve öldürülen kimse, Islâm luıkuklariyle mirasiyle birbirlerine vâris olurlar.
Ibn Kânb'c sorulur;
Hıristiyan, Peygamber (sallallaha aleyhi ve sellenOc söver. Bunun için öldürülür. Buna kendi dininden olanlar mı, yoksa Mııslumanlar mı vâris olurlar?
Cevap verir:
(Jnun malı Masldmanlarındır. l'akal miras yoluyla değil. Çankii ayrı ayn dinden olanlar, birbirlerine vâris olamazlar. Lâkin, yanimel yolandan onun malı Maslamanlara kalır. Çiinka o. sözleşmeyi bozmuşlar. İbn Kâtib'm sözünün mânâsı özet olarak budur.
No hay comentarios:
Publicar un comentario