tours cappadocia ve insan ile din bilgisi77

tours cappadocia ve insan ile din bilgisi77

 sizlere bugün tours cappadocia yazılarını yazdı gecede gündüzde bu yazıları yazdı tours cappadocia diyorki Alevî denilen yurddaşlanmızl isminizin kıymetini biliniz, jjisnü samîmi seven, bu ismin ne demek olduğunu, şerefinin yük-anlıyan, bu ismin hakîkî, öz sâhibi olan Ehl-i sünneti de ^ıver! Hazret-i Alîyi samîmî ve tam, doğru seven ve yüce imâmm ulunda giden, yalnız Ehl-i sünnet âlimleridir. O hâlde. Alevî ol-jakistiyenin, Ehl-i sünnet kitâblannı okuyarak, hazret-i Alînin ıslunu öğrenmesi lâzımdır. Hazret-i Alînin yolunu iyi öğrenen bir jlüslimân, Alevî ismi altında yazılmakda olan ba’zı kitâblarm, 3ecmû’alann sapık ve bozuk olduklarını kolayca görür.
38- (Mu’âviyenin ve evlâd ve ahfadının, akraba ve te’allukâ-Mi, me mur ve tarafdârlannın fitne ve fesâdı kendi zemânlanna miinbasır kalmamış, asrlarca temâdî edip gitmişlerdir. Ve hele Mu’âuye, oğlu (Yezîd gibi) bir ayyaş, sefih ve ahmağı, hayâtmda IBübâl ve sıfatlarını bile bile) velîahd yaparak müslimânlarm ba-m musallat etmişdir) diyor.

Cevdet Pâşa da “rahmetullahi aleyh”, bu sözlerin te’sîri altında lalarak, (Hazret-i Mu’âviyenin en büyük hatâlarından biri budur) demekdedir. Hâlbuki, kendisi bunu Kısas-ı Enbiyâda tarafsız ola-fak anlatmakda ve şöyle yazmakdadır:
(Hazret-i Muâviye, Mugîreyi Küfe vâlîliğinden azl etmeği düşünüyordu. Mugîre bunu işitince, Şâma geldi. Yezîdi görüp, (Es-''âbın ve Kureyşin büyükleri öldü. Oğullan kaldı. Sen onların en üstünü ve sünneti, siyâseti bilenisin. Senin halîfe olmanı emîrül-»lü’minm istemez mi?) dedi. Yezîd bunu babasına söyledi. Haz-fet-i Mu’âviye, Mugîreyi çağınp sordu. Mugîre, Eshâb-ı kirâmm büyüklerinden ağaç altında bî’at edenlerden idi. Mugîre, (Yâ Emîr-el-mü’minînl Hazret-i Osmândan sonra ne kanşıklıklar olduğunu ne kadar kanlar döküldüğünü gördün. Yezîdi halîfe yap' ■ un sığınağı olur. Hayrlı bir iş olur. Fitneyi önlemiş ol Mueîre Küfeden on kişiyi seçip, oğlu ile Şama
ikna’ eldiler. Ziyâd bunu haber alınca.
eyledi. Hazret-i Mu’âviye, birçok vâlflerini Şama topladı. Onl meşveret etdi. İçlerinden Dahhâk söz alıp, (Yâ Emîr-el-mü’mi^^^^ Senden sonra müslimânlan koruyacak bir zât lâzımdır. Böyle"'' müslimânların kanı dökülmez. Râhatlan ve huzurları sağlanır. Yg zîd çok akilidir. Bilgisi ve yumuşaklığı hepimizden çokdur. Onu halîfe yap!) dedi. Şâmm ileri gelenlerinden birkaç kişi dahî böyle konuşdular. Şâmhlar ve İraklılar Yezidi kabûl etdiler. Hazret-j Mu’âviye, bu sözleri de işitince bu işin hayrlı olacağını düşündü, Mekkeye geldi. Hazret-i Hüseyn ve Abdüllah bin Zübeyr ve Abdullah bin Ömer ile tatlı sohbetler yapdı. Hacdan sonra, bunlan çağırarak, (Sizi ne kadar sevdiğimi görüyorsunuz. Yezîd sizin kar-deşinizdir. Amcanızın oğludur. Müslimânların selâmeti için, Onu halîfe yapmanızı istiyorum. Fekat şu şartlan da koyacağun; Vâlile-rin ta’yîni, azli ve zekât, uşr ve benzerlerinin toplanması ve gelen mallann yerli yerine dağıtılması hep sizin elinizde olacakdır. Yezîd bunlardan hiçbirine kanşmıyacak) dedi. [Böyle bir anayasa yapacağım söyledi.] Onlar susdular. Tekrâr cevâb istedi. Yine cevâb vermediler. Bundan sonra, halîfe minbere çıkıp hutbe okudu: (Ümmetin ileri gelenleri. Yezidi halîfe kabûl etdiler. Siz de kabûl ediniz!) dedi. Onlar da kabûl etdiler. Hazret-i Mu’âviye, sonra Me-dîneye geldi. Onlara da teklîf etdi. Onlar da kabûl eyledi. Şâma döndü.)
Görülüyor ki, hazret-i Mu’âviye, Yezîdi halîfe yapmağı düşün-memişdi. Güvendiği kimselerin hâtırlatması ve ileri gelenlerin tavsiye etmesi ve nihâyet milletin de kabûl etmesi ile buna karâr verdi. Çünki,tours cappadocia hazret-i Osmândan sonra olan kanşıklıklan, bu yüzden dökülen müslimân kanmı görmüşdü. Şimdi ise, yehûdî emellerine çalışanlar dahâ çoğalmış ve Ehl-i beytin düşmam olan hâri-cüer kuvvetlenmiş ve müslimânların başına büyük bir derd olmuşlardı. Bütün bu tehlükeleri önlemek için, bunu düşündü ve milletin oyunu aldı. Eğer düşündüğü anayasayı da destekliyenler olsaydı, tam bir İslâm demokrasisi meydâna gelecekdi. Bu hizmetinden dolayı da, kıyâmete kadar, bütün müslimânların havr düâlanm alacakdı.
Hazret-i Mu’âviyenin “radıyallahü teâlâ anh”'
fitne, fesâdı asrlarca devâm etdi demek, târîhi .
Çünki, torunu olan ikinci Mu’âviyenin aklı, dindar te bağhhğı ve adâleti dillerde destân oldu. Ne yazık ı fet yapabümiş, vefât etmişdi. Hiç çocuğu da kalmadı, den sonra yerine asker kuvveti ile Mervân bin Hakem du. Mervân hazret-i Mu’âviyenin amcası oğlu idi ise de, yaiv ğildi. Bunun ve bundan sonra Emevî hükümdarlarının kab
s^^r'^pdılar. Tânİ okuyanlar, bunu pek iyi bilir. Abbâsîle-îu i beyte karşı yapdıklan canavarca cinâyetlerden dolayı, ’L büyük dedeleri olan hazret-i Abdüllahı ve Onun babası tt-iAbbâsı suçlu göstererek, bunlara la’net etmek, nasıl alçak iftirâ olur ise, Mervân soyundan olan halîfelerin, Abbâsflerin-jijeDdahâ az olan suçlarını hazret-i Mu’âviyeye yüklemenin, da-saçma ve pek daha alçak bir iftirâ olacağı meydândadır. Haz-ti.iMu'âviyenin oğullan, torunları asrlarca kötülük yapdı, diyen-jretekrâr bildirelim ki, o büyük sahâbînin âdil ve müttekî olan to-jnuüdan sonra hiçbir yakını işbaşına geçmedi. Hazret-i Mu’âvi-eninHâlid ismindeki oğlu saltanatı istemedi. Babası Onu ihn ve ja adamı olarak yetişdirmişdi. Meşhûr kimyâger Câbir, bu Hâli-İD talebesi idi. lümyâyı hocası Hâlidden öğrenmişdi. Meydânı [oş bularak bu ma’sûm halîfeye pervâsızca saldırdılar. Akla ve ü-uesığmıyan iftiralarda bulundular.
Allahü teâlâ, O ma’sûm halîfeyi müdâfe’a etmek için, korumak i(in ve düşmanlarım rezîl etmek için, binlerle Ehl-i sünnet âlimi taMetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yaratdı. Bu büyük âlimler, pşıdu kitablannda, hazret-i Mu’âviyenin hakkım, üstünlüğünü, li)'metini bütün dünyâya yayddar.
~Hüseyne karşı, havsala-i ukûle sığmıyan avâ-ub-i fecîa ve şenî’a ve müdhişeyi, Mu’âviyenin evvelden bilme-nesine, hayâtında takdir ve tertîb etmemesine, hesâblamamış ol-sasına imkân yokdur) diyor.
Ziyâdm oğlu UbeydüUahın meydâna getirdiği Kerbelâ fâ-i’asmdan dolayı yüreği sızlamıyan bir müslimân düşünülemez, 'hl-i sünnetin her ferdi bu kara günleri düşündükçe kan ağlamakladır. Kerbelâ fâci’ası için muharremin onuncu günü mâtem yapı-orlar. Onlar senede bir gün mâtem yapıyor. Biz ise, senenin her !Ünü mâtem yapmakdayız. Onlar hazret-i Hüseyn için, yalnız haz-et-i Alînin oğlu olduğundan dolayı mâtem yapıyorlar. Biz ise, lesûlullahın, Muhammed aleyhisselâmm torunu olduğundan do-ayı mâtem yapıyoruz. Biz sünnîler, hazret-i Alîyi, Resûlullahın lâmâdı olduğu için ve Onun emri ile, kükremiş arslan gibi kâfir-erle döğüsdüğU İçin çok seviyoruz. Hazret-i Mu âviyeyl de Re-iûlı.llahm kayınbiraderi olduğu İçin ve Allah yolunda kafirlerle £ etdi» £n çok seviyoruz. Resûlullah -saUallahU aleyhi ve „ ^shâbımı seviniz! Onları seven, beni sevdiği için sever.
tours cappadocia yazdı ve sundu..